İstanbul Adak Kurban : Çobanlığın Geçmişi -2-

3 Kasım , 2020admin
İstanbul Adak Kurban : Çobanlığın Geçmişi -2-

Keçilerin ormana girmesinin yasaklaması demek, çobanın ormandan çıkarılması demekti. Bu yasağın niçin konulduğuna ya da keçinin ormana ne zararı olduğuna dair bir açıklama yapılmadı. Orta Anadolu’nun Karadeniz’e bakan bozkırlarında tiftik keçisi; Konya, Isparta ve Antalya üçgeninde Honam keçisi, Doğu Karadeniz’de Hemşin keçisinin ormana girmesi yarım asır yasaktı. Keçilerini satanlar, iskana tabi tutulanlar, şehre göçenler ve sürüsüz kalan çobanlar.

“Biz çobanlar ve keçiler çok iken orman yoğunluğu daha çoktu. Keçi azaltıldığı sürece orman yok edilmeye bırakıldı. Hızlı bir şekilde keçi sayısı düşürüldü. Sadece keçi yok edilmedi, ormanlar yok edildi hem de insan eliyle.”

2013 yılında yasak kaldırılıp, yeni yasayla orman izni ve geçiş güzergahları Orman işletme Müdürlüklerine verildi. Lakin atalarından kalan göç güzergahlarının değiştirilmesi korkusunu yaşıyorlar. [ İstanbul adak kurban ]

Doğuda ise yaşanan terör ve terör olayları göçer hayatı neredeyse bitme noktasına getirmiş, meraları koyun sürüsünden mahrum bırakmıştı. Çobanlar artık ormandan ve meradan uzaktı. Yıllardır hiçbir şey olmamış gibi çobanı tekrar sürünün başına geçirmek için sürü elemanı/yöneticiliği projesi üretildi.

Çoban, sadece hayvan mı yetiştirir?


2013 yılında çeşitli illerde uygulanan projeyle küçükbaş hayvan yetiştiriciliği artırılmaya çalışılacak, çobanlık bir meslek olarak aranan bir iş olacak, kısacası çobana sertifika verilecekti. Ne kadar başarılı olundu bilemeyiz; ancak bir gerçek var ki o da yıllardır çobanlık yapanların ne düşündüğü. “Çobanlar sürü yöneticiliği belgesini almak zorunda. Değilse göç ve geçişlerine izin verilmeme gibi tehlikeleri var. Çobanlar belgeyi almayı kabul ediyor. Ama eğitim merkezinde 45 günlük o eğitimi almak istemiyorlar. “Biz sürümüzü kime emanet edeceğiz, eğitim verecekler bize gelseler olmaz mı? O zaman bütün çobanlar zaten belgeyi alır. Dağda 24 saat yapılan bir iş için sadece şehirde eğitim vermek akla pek uygun gelmiyor.”

Çobanlığın sadece sertifika olmadığını Sarıkeçililer üzerine doktora çalışması yapan ve 2009 – 2011 yılları arasında sahada onlarla yaklaşık iki yıl kalan Antropolog Ayşe Hilal Tuztaş’ın çobana dair söyledikleri dikkate değerdi. “Çobanlığın pratiği beşikten, çocuklukta başlıyor. Çocuk daha anne sırtında keçi otlatmaya gidiyor. Beş yaşındaki çocuğa oğlağın annesini sorduğunda hangisine ait olduğunu biliyor. O yaşta sürünün içerisinde böyle bir hakimiyet var. Sürüyü çevirip gelebiliyor. 7-8 yaşlarında bunları yapabiliyor.”

Tabi bundan önce meralar ve yaylaların çobanların en önemli alanı olduğunun unutulmaması ve bu konunun halledilmesi gerekiyor.